CHP'nin eski lideri Deniz Baykal'ın, Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'ya yansıttığı görüşleri gözleri CHP'ye çevirdi.
Baykal'ın, yeni tüzüğün yürürlüğe konulması ve yeni parti meclisi seçilmesine ilişkin düşünceleri tartışma yarattı. Bu sözleri, "Baykal Genel Başkanlığa dönmek istiyor", "Baykal, Önder Sav'ı hedef alıyor" gibi yorumlayanlar oldu.
Ancak Hürriyet Gazetesi'ne açıklama yapan Deniz Baykal, adaylık peşinde olmadığını bunun sahtekarlık olacağını belirterek, "İki anahtarla açılan kasa olmaz, partiyi özgürleştirelim, yeni yıldızlar yaratalım" dedi.
Baykal tüzük kurultayı konusundaki görüşlerini şöyle anlattı:
"Referandum bazı tartışma ve çalkantıları beraberinde getirdi. Hayal kırıklıkları, sıkıntılar var, ‘iyi oldu’ diyenler var. Parti genel seçime en güçlü şekilde gitmeli. Bunun için de temel bir görev var, yeni tüzüğü uygulamaya koym nebraska seo ak. Bunu yıllar önce ihtiyaç olarak gördük. Genel Merkez kilitlenmiş durumda. Artık hiçbir partide bu model yok. Daha esnek, daha katılımcı, daha ekip çalışmasına açık bir genel merkez düzenine kavuşmalı.
İKİ ANAHTARLI KASA
Bizde iki anahtar var. Biri genel başkanda, diğeri genel sekreterde. İkisini kasanın önüne götürüp orayı açıp öyle iş yaptıracaksın. Bu doğru yaklaşım değil. Pek çok yönetici, partili var, bu nedenle beklenen katkıyı sağlayamıyor. Parti yöneticileri MYK’nın parçası haline geldi. Oysa kendi başlarına iş yapma yetki ve göreviyle donatılmalılar.
KURULTAY İSTİYORUM
Genel başkan konuşuyor, onun dışındakiler bir şey diyemiyor, makamının hakkını veremiyor. Çünkü MYK’nın parçası haline gelmiş. MYK’nın anahtarı da genel sekreterde. Bu yapıyı aşmak, parti enerjisini ortaya koymak lazım. Tüzük bunun için önemli. Tüzüğün yürürlüğe konmasını istiyorum. Kurultayı bunun için istiyorum, hesaplaşma için değil. Klasik kurultay gibi algılanmasın. Hiçbir şekilde imza toplayalım projesiyle ilgilenmiyorum. O yanlış olur. Bunu genel başkan yapsın, sürtüşmeye girilmeden yapsın. Daha Kemal Bey seçilir seçilmez beni ziyaret ettiğinde, ‘Keşke tüzük değişikliğini yürürlüğe soksaydınız, daha rahat ederdiniz’ dedim. Bunun çok yararlı olacağını söyledim. Şimdi de aynı şeyi söylüyorum. Bu tüzük şart kardeşim. Yerleşik dengeler bozulmasın, fincancı katırları ürkütülmesin diye bunu yapmamak yanlış olur.
Partiye emek vermiş bazı insanlar gereksiz yere dışlanmış. Parti Meclisi’ni daha kucaklayıcı, her insanı devreye sokacak yapıda oluşturmalıyız. Bunu da parti içi sürtüşme noktasına gelmeden yapmalı. Bütün bunları yapma imkanı genel başkanın elinde. Ben bunu kamuoyuna çıkıp söyleme kararı da almadım ve bir tartışma başlatma peşinde değilim. Projem değil düşüncem bu.
Bence referandum sonrası bu kaçınılmaz hale geldi. Ama ‘Yapmayız’ dersiniz, siz bilirsiniz. Bunu kırmak, kendi düşüncemi empoze etmek iddiasında değilim. Eğer arayışınız varsa, bana da soruyorsanız yanıtım budur. İster yap ister yapma, senin hayrına söylüyorum. Sonucunu da seçimde görürüz.
YILDIZLAR ÇIKABİLİR
MYK’da herkes birbirine bakıyor. Ağzını açan, iş yapan yok. Şuraya git deniyor, gidiyor ama kendisi yapsın yetkisi yok. Hiçbir parti böyle bir organ hegemonyasında kalmaz. Koy isimleri, bakarsın yıldızlaşmaya başlarlar. 15 genel başkan yardımcısı, bakarsın onlar yıldızlaşırlar. Bundan yararlanan sen olursun. Oysa bugün hepsi genel sekreterin gözüne bakar durumda.
BANA HAKARET OLUR
(Kurultay toplandıktan sonra genel başkanlık adaylığınız sözkonusu olur deniyor, sorusu üzerine) Ne münasebet? Benim böyle bir kamuoyunu aldatma girişimim oldu mu? Böyle bir niyet içine girilir mi? Şu sıra Kemal Bey’le çatışarak onu başarıya götürmek mümkün mü? Başarı ancak uyum ve elbirliğiyle mümkün. Benim sahtekârlık işine girdiğimi düşünmeye kimin hakkı var, bu bana hakaret, saygısızlık olur. Ne genel başkan, ne genel başkan yardımcısı olacağım. Ekip başarılı olursa onunla iftihar ederim. Payımız olursa da sonuna kadar koşarız.
[PAGE]
Kategori : POLİTİKA